SEYİD HARUN VELİ
HAZRETLERİNİN HAYATI
Seyyid Harun, Türkistan Horasan bölgesinde yaşayan emirlerden biridir. Devir, onüçüncü yüzyıl ... Bu devir, Moğol akınlarının Asya’yı kasıp kavurduğu yıllara rastlar. Asya’daki bir çok Türk boyları, bu akınlar karşı-sında selâmeti batı'ya, bu sırada Anadolu Selçuklularının idaresinde bulunan Anadolu'ya göç etmekte bulurlar. Anadolu Selçukluları Asya'dan gelen bu göçlere kapılarını açmakta, Türk boylarını düzenli bir iskân politikası içinde Anadolu' ya yerleştirmektedir. Bazı boylar, Bizans' a karşı sınır bölgelerinde yerleştirilerek sınırların güvenliğini sağladığı gibi, bazı boylar da Anadolu'nun Türkleşmesi bakımından dağlık bölgelere, yaylalara, boş ovalara yerleştirilmiş, bunlar kendilerine verilen topraklarda çoğu kendi adlarını taşıyan obalar, köyler kurmuşlardır. Malazgirt savaşından sonra Anadolu Selçuklu devletinin kurulması ve Konya' nın bu devlete başkent oluşun-dan sonra, başlatılan bu iskân politikası, Cengiz ordularının Asya' yı kasıp kavurduğu onüçüncü yüzyılın ilk yarısında daha çok yaygınlaşır. Acımasız Moğol yangınından canlarını kurtarmak isteyen Oğuz boyları, kafileler halinde önce doğu Anadolu' da kümeleşir, buradan Anadolu' nun çeşitli bölgelerine, bugünkü Suriye ve Irak' ın kuzey kesimine dağılırlar. Bu göçler sırasında Türkistan’da çok yaygın bir tasavvuf görüşünün piri olan Ahmed Yesevi dervişleri de, kendi taraftarları ile birlikte Anadolu'ya göçmüş, bunlar özellikle Oğuz boyları olan Türkmenler arasında üstün bir saygı görmüş, benimsenmiş, kurdukları tekke ve ocaklarda tasavvuf maçlarım yaymış, taraftar toplamışlardır. Asya' dan Anadolu' ya aralıksız yapılan bu göçler, Moğolların Anadolu' yu da ellerine geçirmeleri ve idareyi ellerine almaları ile de devam etmiştir. İşte böyle bir devirde, onüçüncü yüzyılın sonlarına doğru, Horasan emirlerinden biri olan Seyyid Harun da Anadolu' ya göç etme kararındadır. Seyyid, emir, bey, reis anlamına geldiği gibi, peygamber soyundan gelenlere de verilen bir unvandır. Elimizdeki Menakıbnâme' de Seyyid Harun' un dedesinin adını aldığı ve soyunun peygamberin torunlarından İmam Musa Kâzım Hazretlerine kadar uzandığı kayıtlıdır. Seyyid Harun'un amcası da Horasan emiridir. Onun ölümünden sonra emirlik kendisine geçmiş görünmektedir. Ne var ki, Seyyid Harun'un emirlik, sultanlık gibi dünya saltanatına gözü yoktur. O da Yesevi inancını ve tasavvuf görüşlerini hakkıyla benimsemiş, bir gönül eridir. Üzerindeki emirlilk kaftanını atarak bir an önce dervişlik hırkasını giymeye can atmaktadır. Bir gün ceddinin ve amcasının mezarlarını ziyaret ederken kulağına gaipten bir ses gelir:
CAMİ
Seyyid Hârun Camiî, Seydişehir’in güney kesiminde, Seyyid Hârun-ı Velî
Külliyesi içindedir. Külliyenin çekirdeği ve ana yapısıdır. Yapılışından sonra,
zaman zaman onarımları yapılmışsa da bu onarımlar mevzii olmuş, esastan sonra
onarımı, külliye ile birlikte son yıllarda Vakıflar İdaresi tarafından
yapılmıştır. Bu onarım sırasında caminin kuzey yönü ve bitişiğindeki türbelerin
dış kaplamaları tamamen yenilenmiş, külliye bahçesi ile birlikte bir duvarla
çevrilmiştir.Seyyid Hârun Cami’sinin inşaatına ait herhangi bir tarih kitabesi
bulunmamakla birlikte, şimdilik elimizde tek kaynak olan “Menâkıb-ı Seyyid Hârun
Velî” adlı yazma eserden, caminin Seyyid Hârun tarafından, onun ilâhî bir
ilhamla bir şehir kurmak üzere buraya geldiği yıllarda yapıldığı
anlaşılmaktadır. Adı geçen Menâkıbnâme’de Seyyid Hârun, Eşrefoğulları
Beyliği’nin bu bölgede hüküm sürdüğü yıllarda, Eşreefoğlu Mübarüziddin Mehmed
Bey zamanında (l302-l322) buraya geldiğinde ve Camiî’nin l302-l322 yılları
arasında yapılmış olması gerekmektedir. Bizim Menâkıbnâme ifadesinden
anladığımız, camiî’nin Seyyid Hârun’un ölümünden en az on yıl önce
tamamlandığıdır.
SEYİD HARUN HAMAMI
Seyyid Hârun Hamamı, Seyyid Hârun Külliyesi
içindedir. Seyyid Hârun Camiî’nin Kuzeydoğusunda yer almıştır. Hamamın yapıldığı
tarihi belirten bir kitabesi mevcut değil ise de, Seyyid Hârun Menâkıbına göre,
bânisinin Seyyid Hârun veya onun adına yapılmış olduğu anlaşılmıştır
Seyyid Hârun Hamamı, Selçuklu ve Beylikler
devrinde Anadoluda yapıla gelen klâsik çifte hamamlar örneğidir. Hamam
güneybatıdan kuzeydoğu yönüne uzanan bir aks üzerine yapılmıştır. Kadın ve
erkeklere ait iki bölümün soyunma yerleri güneybatıda, külhani, ılık ve
sıcaklıklar kuzeydedir.
Erkekler Bölümü:
Hamamın erkeklere ait bölümünün soyunma yeri,
kiremit döşeli bir çatı ile örtülüdür. Son onarımda güneybatı yönünde üç ahşap
soyunma odası yapılmıştır. Soyunma yerinden kemerli bir kapı ile ılıklığa
geçilir. Burası kubbe ile örtülü küçük bir holdür. Kubbedeki tepe penceresinden
ışık almaktadır. Buradan sıcaklığa geçildiğinde ortada göbek taşı görülür.
Sıcaklığın üzerini büyük bir ana kubbe örtmektedir. İki yanda yarım kubbeli iki
niş vardır. Tam karşısında sivri kemerli ve kubbeli bir evyan, evyanın sağında
ve solunda kubbeli iki oda (halvet) yer alır.
Kadınlar Bölümü:
Hamamın Erkekler Bölümünün doğusundadır. Bu
bölümde de çatı örtülü ılıklığa, oradan da sıcaklığa geçilir. Sıcaklığın doğusu
yanyana iki kubbe ile örtülü bir sofa şeklindedir. Bunun da bitişiğinde üçüncü
kubbe vardır. Külhan ve su deposu tonozla örtülmüştür.
Seyyid Hârun Hamamı, zaman içinde çeşitli
onarımlar görmüş, son anarımı 1970-71 yıllarında Vakıflar İdaresince
yapılmıştır. Bu gün işler durumdadır.